Popüler Yazılar

22 Ocak 2012 Pazar

Kendine İyi Bak

“Kendine iyi bak” bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasini gizler içinde...
"Kendine iyi bak." Çünkü bundan sonra ben yaninda olmayacagim. Olamayacagim. Istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“
“Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak. Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni düsünme. Çünkü ben de seni düsünmeyecegim artik. Arama sakin beni, yazma, çünkü ben yazmayacagim. Sil beni yüreginden, çünkü ben silecegim. Fakat, yasanilan, paylasilan güzel seyler hatirina sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.”
"Kendine iyi bak. Aramizda geçen herseye ragmen benden sonra iyi oldugunu bilmeyi tercih ederim. Aslinda bilmem çok önemli degil, iyi oldugunu varsayacagim ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle basbasa, yapayalniz birakiyorum ben. Biliyorum kendini birakacaksin benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslina bakarsan, çok da fazla umursamiyorum."
"Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onlari ayirmak, eti tirnaktan ayirmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok aci vericidir, yürek parçaliyicidir. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine Iyi Bak” gözleriyle ayrilirlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizligine bürününceye kadar…"
Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine Iyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tirnaktan ayirmak yerine ölümü yeglerler. Onlar bu aciyi bir kezden fazla kaldiramayacaklarini bilirler.
"Kendine iyi bak" derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet degil midir aslinda seni seveni, ihtiyaci olani yüzüstü birakip gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluga mahkum edip giderler. Seni parçalara ayirip, en büyük parçayi yanlarina alip giderler. Seni senden alip giderler.
Daha kötüsü suçlayamazsin onlari tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet. Suçlatmaz kendini. Savasmadiklari için kizarsin ama suçlayamazsin. Savasmislarsa, yenildikleri için kizarsin ama suçlayamazsin. Yenildigin için kizarsin ama suçlayamazsin… Ayriligin kaçinilmazligina inandirir seni, kendine iyi bak derler ve giderler. Elinden umutlarini, düslerini, sevgilerini alip giderler. Bir tek anilari birakirlar geride, bir de hatirladikça gözyaslarina bogulasin diye unutulmayan nagmeler.
Arkalarina bakmadan çekip giderler eger yalniz kalmissan, çünkü insafsizliklarini görmek istemezler. Hersey o saniye orada bitsin, kapansin bu sayfa isterler. Bitti diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. Kirildim ve affedemiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak; derler. Seni istemiyorum artik, hayatimdan çikaracagim ama bil ki hiç unutmayacagim; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Biliyorum çok kanayacaksin ama daha iyisini yapamiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Vicdanlarini rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktir ve o yara asla kapanmayacaktir, bilirler.
"Kendine iyi bak" bir noktadir çogu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansin isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki isik, dudagimdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatima renk katan, sen yüregimdeki çarpinti, sen hayatimdaki nesesin. Sen yolumu aydinlatan, sen dert ortagim, sen gönül yoldasim, sen bir tanesin. Kendine iyi bak deme bana. Nokta koyma.
Keske böyle yasanmasaydi bazi seyler, keske affedebilsen beni, keske ben de affedebilsem… Keske döndürebilsek zamani geriye. Keske bugünkü aklimizla yasasak herseyi bastan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi? Sen eksikken, ben nasil tam olurum? Senden kalan boslugu kimlerle doldururum? Savassak, aramiza giren seytanla olmaz mi? Hani büyük asklar her türlü engeli asardi, hani gerçek dostluklar her sinavi geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanirdi? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek degerler vardi? Hani en büyük zaferler, en kanli savaslarin ardindan kazanilirdi? Bunlarin hepsi yalan mi? Sahiden..., gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi?……….
Peki o zaman... Senin istedigin gibi olsun... Öyleyse...Sen de Kendine Iyi Bak.


Ahmet Abiden:



8 Yaşında Youtube Salladı

Avustralyalı Juliet'in 3 gün önceYoutube'a yüklenen "benim ilk hardcore şarkım" isimli müzik videosu 11 milyon kişi tarafından izlendi. 

Youtube'da 3 günde 11 milyon kişi tarafından izlenen videoda 8 yaşındaki Juliete köpeği ve balıklarıyla ilgili kısa bir şarkı söylüyor. 

Sözlerinin aksine çok sert bir altyapıya sahip şarkının, "Benim adım Juliet ve ben köpeğim Robert ve balıklarımı seviyorum ama onlar kokuyor" sözleri var. 

Küçük kızın annesi Kristina bir aile dostları ve aynı zamanda bir müzik yapımcısı olan Rob Sharpe'ın yardımıyla klibi yüklediklerini ancak bir anda bu kadar büyük ilgi göreceğini tahmin etmediğini söylüyor. Annesi bebekken Juliet'e ninni yerineMarilyn Manson ve Slipknot gibi sanatçıların şarkılarını dinlettiğini itiraf ediyor. 

Ailesi küçük kızın gördüğü yoğun ilgi sonrası şarkıyı iTunes üzerinden satmaya başladı. Hatta şarkıyı çok beğendiyseniz üzerinde Juliet'in fotoğrafının ve şarkının sözlerinin olduğu t-shirt'leri 25 dolardan satın almanız da mümkün. 


İŞTE O KLİP

Eşi Gelir Gelmez 'Sevişelim' Deyince


Her zamankinden erken saatte eve geldi, kapıyı açan eşi hemen sevişmek istedi, şüphelenen adam ise...

Haber: Eşi Gelir Gelmez 'Sevişelim' Deyince
Adana'da, her zamankinden erken saatte eve gelince, kapıyı açan eşinin hemen kendisiyle sevişmek istemesinden şüphelenen ve evde yaptığı aramada kilerde yarı çıplak bulduğu 22 yaşındaki Murat G. ile eşi 26 yaşındaki S.K.'yı bıçakla yaralayan 28 yaşındaki Sedat K. hakkında 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

29 Ekim 2011'de Merkez Çukurova İlçesi Huzurevleri Mahallesi 77393 sokaktaki bir apartmanın 7'nci katındaki dairede meydana gelen olayda, akşam evine her zamankinden erken gelen Sedat K., anahtarıyla kapıyı açamayınca Zile bastı. Kapıyı geç açan eşi S.K., eve girer girmez eşine "Hadi gel sevişelim" teklifinde bulundu. Çift oturma odasında birlikte oldu. Hemen ardından da S.K., "Canım tatlı ve börek çekti. Hadi al gel" deyince, Sedat K. karısının kendisini aldattığından şüphelenip evi aradı. Eşinin işyerinde çalışan Murat G.'yi kilerde yarı çıplak halde bulan Sedat K., mutfaktan aldığı bıçakla eşi S.K.'yı ve Murat G.'yi yaraladı.

'MUTSUZ OLDUĞUM İÇİN ARKADAŞ
EDİNDİM'

Olaydan sonra hastanede ayakta tedavi gören S.K., polise verdiği ifadede, "Murat G. ile 2- 3 aydır görüşüyorduk. Bugüne kadar cinsel anlamda bir şey olmadı. Ben 4 yıldır evliyim ve mutsuz olduğum için kendime arkadaş edindim" dedi. Kendisini yaralayan kocasından şikayetçi olmayan S.K. şunları anlattı:

"Evde erkek arkadaşım ile oturup konuşuyorduk. Geleli bir saat olmuştu. Kocam geldi. Kapıyı kilitlediğimi sanıyordum. Kapının kurcalandığını anlayınca arkadaşım boş odaya saklandı. Sonra ben kapıyı açtım. Hiç bir şey yokmuş gibi davrandım. Eşim şüphelendiğinden evdeki odaları aradı. Arkadaşımı görünce mutfağa koştu. Aldığı ekmek bıçağıyla bana 3- 4 defa salladı. Sağ ve sol baldır ve sol başparmağımdan yaralandım. Kucağımdaki 11 aylık çocuğumu yere bıraktım. Bu esnada arkadaşım kaçmak istedi. Kapı önünde yakaladı. Arkasından bıçağı 4- 5 kez salladı. Arkadaşım bıçaklanınca kaçtı. Ben eşimi tutuyordum. Bana eliyle de vurdu. "

'YANLIŞ ANLADI'

"Nişanlımla da sürekli misafirliğe geliyorduk. Olay günü tek başıma gittim. Gidiş amacım işle ilgili bir problemi görüşmekti. Ben henüz 11 aylık olan kızlarını kucağıma alarak biraz sevdim. Severken üzerime kustu. Ben yaş bir bezle tişörtümü temizledim. Ancak tişörtüm çok ıslandı. Bu esnada arkadaşımın kocası gelince 'Ne bu vaziyet?' diye sordu. Arkadaşım 'Bu durumu yanlış anlamayacaksın umarım' dedi. Ancak kocası mutfaktan aldığı bıçakla ikimizi de bıçakladı. Biz kesinlikle yanlış bir şey yapmadık. Bu olayla ilgili kimseden şikayetçi değilim."

KOCA ŞİKAYETÇİ OLDU

Hem eşinden, hem de Murat G.'den şikayetçi olan Sedat K. ise ifadesinde şöyle konuştu:

"Olay günü işyerimden eşimi telefonla arayarak bir saate kadar geleceğimi söyledim. Markete de uğradıktan sonra evime gittim. Anahtarım olmasına rağmen kapıyı açamadım. Bunun üzerine Zile bastım, seslendim açılmadı. Eşimi telefonla arayıp, kapıyı açmasını söyledim. Açınca da, neden geç açtığını sordum. Çocuğun ağladığını, çocukla ilgilendiği için kapı zilini duymadığını söyledi. Güler yüzle, hiç görmediğim bir ilgi ile karşıladı beni. 'Yatak odasına geçelim. Birlikte olalım' dedi. Sonra çocuğun yanında olmayacağını söyleyerek oturma odasına geçtik. Birlikte olduk. Sonra bana dışarı gitmemi, canının tatlı ve börek çektiğini söyledi. Ben de geç olduğunu söyleyerek gitmedim. Sonra çocuğa muz almamı istedi. Şüphelendiğim için dışarıya çıkmadım. Evin odalarını aradım. Kiler odasına baktığımda Murat'ı üstü çıplak vaziyette buldum. Beni aldatan eşimden ve onunla birlikte olan Murat'tan şikayetçiyim."

İKİSİNE DE 3'ER YIL İSTENDİ

Soruşturmasını tamamlayan Cumhuriyet Savcısı, olayla ilgili iddianame hazırladı. Adana 11'inci Asliye Ceza Mahkemesi'ne düşen iddianamede, Sedat K. hakkında eşi ve eşiyle birlikte olduğunu iddia ettiği adamı 'basit şekilde yaralamaktan' toplam 3 yıla kadar hapis cezası istendi.

- Adana

Amerika, Osmanlı Hilâfet Devleti'ne 12.000 Altın Lira Vergi Öderdi

Amerika'nın hayatı ve tarihi boyunca ilk kez İslâmî Osmanlı Hilâfet Devleti'ne yıllık vergi ödediğine inanabiliyor musunuz? Amerika'nın tarihinde ilk defa kendi dili dışında bir dilde bir belgeyi imzaladığına inanabiliyor musunuz? Aşağıdaki belgeyi okuyun:

1776'da İngiltere'den bağımsızlığını kazanan Birleşik Devletler'e ait gemiler, Avrupa'ya ait olanlara nazaran az olsa da- Amerikan flamalarıyla ilk kez 1783'ten itibaren denizlere açılmaya başladılar. Ne var ki İslâmî Osmanlı Yönetimi'ne tâbi olan Cezâyir Bölge Otorite'sine bağlı Müslüman Mücâhidler 25.07.1785'te Birleşik Devletler'e ait bir gemiyi Caddish Suları'nda ele geçirdiler. Philadelphia'dan yol çıkan Kaptan O'Brien I Dauphin'I'ın gemisinden kısa bir sure sonar Boston Liman'ından yola çıkan Kaptan Isaac Stevens'ın Maria isimli gemisi de aynı âkıbete uğradı ve Cezayir Otoritesi'nce el konuldu.

1793 yılı Ekim ve Kasım aylarında Müslüman Mücâhidler, Birleşik Devletler'e ait 11 gemiyi daha ele geçirdiler. Bunun üzerine Amerikan Kongresi Başkan George Washington'a, Müslüman Türk saldırılarına karşı koyabilecek güçte sağlam gemiler inşa edilmek üzere 688.888 altın dolar harcama yetkisi verdi. Böylece 27.03.1794 tarihi itibariyle Pennsylvanyalı Joshua Humphrey, bu gemileri inşâ etmeye başladı. Kuruluş taşları, Birleşik Devletler için bir deniz gücü oluşturmaya ve gemi üretimine odaklandı.

Fakat Cezayir Otoritesi'ne ulaşabilecek güçte bir Amerikan filosu kurmak uzun zaman gerektiriyordu. Bu nedenle Birleşik Devletler, Cezayir Otoritesi ile temas kurarak ateşkes imzalanmasını talep etti. Bu ateşkes anlaşması H. 21 Safer-ul Hayr 1210 / M. 05 Eylül 1795'te imzalandı ve Türkçe yazılmış 22 maddeden oluşuyordu. Buna göre Amerika aşağıdaki şartları kabul etti:

Amerika Birleşik Devletleri, Osmanlı Hilâfet Devleti'ne tâbi olan Cezayir Otoritesi'ne derhal 642.000 altın dolar ve her yıl da 12.000 altın Osmanlı Lirası ödeyecektir. Buna karşılık Cezayir'de tutuklu Amerikalılar serbest bırakılacak ve Cezayir Otoritesi, Atlantik'ten ve Akdeniz'de geçen herhangi bir Amerikan gemisine dokunmayacaktır.

Bu anlaşma, Amerika adına bizzat Başkan George Washington ve Osmanlı Devleti adına Hasan Paşa tarafından imzalanıp onaylanmıştır.

Bu anlaşma, Amerika'nın hayat tarihi boyunca kendi dilinden farklı bir dilde imzaladığı ilk anlaşma olduğu gibi, aynı zamanda Amerika'nın tarihi boyunca yabancı bir devlete "yıllık olarak" bir vergi ödemeyi kabul edip ödediği ilk anlaşmadır.

---------------------------------------------------------

Bu belge, [National Archives of the United States] Birleşik Devletler Ulusal Arşivleri'nde bulunan orjinal belgeden alınmış ve anlaşma metni İngilizce'ye Hunter Miller tarafından tercüme edilmiştir. [Hunter Miller, Treaties of the United States (Birleşik Devletler'in Anlaşmaları), Washington (1.1939.276.317)]

Umulur ki bu belge, Batı'nın ve özellikle Amerika'nın Hilâfet Devleti'nin kurulmasından ne kadar da korktuklarının anlaşılmasını kolaylaştıracaktır


DUY SESİMİ AMERİKA



Huzurum Kalmadı


Bilsen uzaklarda kimler ağlıyor gelemem sevdiğim felek koymuyor gurbet eller bana bir mesken oldu gelemem bir tanem kader bağlıyor. Huzurum kalmadı fani dünyada yapıştı canıma bir kara sevda huzurum kalmadı fani dünyada yapıştı canıma bir kara sevda.


Aşk


Kirletirken incitirken sokaklar düşlerimi, örseleyip yok ederken yaşamak yüreğimi, içime saklan hep orda kal. Her solukta duymalıyım seni. Umudumda kal, umrumda ol. Sensiz anlamsızım bitanem...
Eğer birini unutmak istiyorsan onun adını kumlara yaz sabehleyin dalgaların ve fırtınanın onu sildiğini göreceksin; eğer birini seviyorsan kalbine yaz ki hiçbir fırtına ya da dalga onu silemesin!
Karanlık, içine beni bile alamayan küçük dünyamda bir ateşböceği kadar az ışık versen de, tek ışığımdın biliyor musun ? ... Nereden bilirdim yanına yaklaşıp, dokunmak istediğimde parlayıp beni küle çevireceğini ?

Şaka Gibi


KAKA LEITE 2003'te menajerler aracılığıyla yabancı futbolcu arayan Gaziantepspor'a önerildi. Nurullah Sağlam'ın genç takımda keşfettiği Sambası için Kulüp Başkanı Celal Doğan ikna edilemedi.

PAVEL NEDVED Henüz yıldızı parlamadığı yıllarda Galatasaray'a önerildiği, ancak genç yaşı nedeniyle veto yediği iddia ediliyor

ZLATAN İBRAHIMOVİÇ Euro 2004'te yıldızı parlayan Zlatan İbrahimoviç, 2000 yılında Beşiktaş’ın kapısından döndü.


FERNANDO GAGO Galatasaray Futbol A.Ş. Genel Müdürü Adnan Sezgin, Real Madrid’in 20.5 milyon Euro’ya Boca Juniors'tan transfer ettiği 1986 doğumlu Gago’yu ellerinden kaçırdıklarını itiraf etti.

ANDRY SHEVCHENKO 1997-1998 sezonunda Dinamo Kiev'de oynadığı dönemde Trabzonspor'a tavsiye edildi.

SAMUEL ETO'O 1998'de menajeri tarafından F.Bahçe'nin alt yapısı için İstanbul’a getirildi. Dönemin F.Bahçe yönetimi, böylesine genç bir oyuncuyu beklemeye tahammül edemeyeceklerini bildirdi.

ADEBAYOR GALATASARAYA COK GENÇKEN ÖNERİLDİ AMA DÖNEMİM BAŞKANI ÖZHAN CANAYDIN TARAFINDAN KABUL EDİLMEDİ.

Fikirler Kurşun Geçirmez


Bize insanları değil fikirleri hatırlamamız söylendi.
Çünkü bir adam yenilebilir, yakalanabilir, öldürülebilir, unutulabilir.
Fakat bir fikir 400 yıl sonra bile hala dünyayı değiştirebilir
Fikirlerin gücüne ilk elden tanık oldum.
Fikirler uğruna ölen ve öldüren insanlar gördüm.
Ama bir fikre dokunamaz, tutamaz hatta öpemezsiniz.
Fikirler kanamaz, acı çekmez ve sevmezler.
Ve özlediğim şey bir fikir değil, bir adam.
5 Kasım’ı bana hatırlatan adam...
Asla unutmayacağım adam...
Kurşunlarınız var, ancak silahlarınız boşaldığında ölmüş olmamı ümit edin.
Şayet ayakta kalırsam silahlarınızı dolduramadan ölmüş olursunuz...

Umuda Yolculuk

Olmadik bir anda ansizin girdin hayatima Gelisinle bir cok sey degisti, buyuk anlam da kattin yanisira.. Suphesiz farkinda olmadan degerlerinin, irili ufakli mucizelerinle hayata simsiki sarilmayi ogrettin bana.. Kucuk buyuk yanlizliklarim vardi benim, bosluklarimin tamalayici parcasi oldun sanki.. Her yuzune baktigimda yasamayi yeniden sevdirdin.. Yuzundeki her tebessumle hayatimdaki varligini onayladin.. Sevmek sevilmek cok uzakta gorunurken, Sevgi filizleri bas ucumda yeniden tomurcuklandi.. Zoru basarmak en onemlisi derler ya.. Sen varliginla zoru basardin, basucumdasin iyiki varsin ve hayatimdasin..

Senin Olmaya Geldim


Dün akşam yine benim yollarıma bakmışsın
Gelmeyince üzülüp perdeyi kapatmışsın
Kalbindeki derdine derman olmaya geldim
Sakın artık üzülme sende kalmaya geldim
Yıllar var ki hasretim o gülyüzüne
Kararlıyım bu gece senin olmaya geldim
Benim için ağlayıp, hep gözyaşı dökmüşsün
Yollarıma bakıpta hep boynunu bükmüşsün
Kalbindeki derdine derman olmaya geldim
Sakın artık üzülme sende kalmaya geldim
Sakın artık üzülme sende kalmaya geldim
Yıllar var ki hasretim o gülyüzüne 

Aşk benim Hiç Senim Olmamış



Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…

Yetenek Sizsiniz Türkiye-Nurullah Selim

Sen Benim Her Gece Efkarım


- Sen Benim Her Gece Efkarım -
Sen Benim her gece efkarım, gözümdeki yaşım, sigara dumanım
Sen Benim damardaki kanım, alnımdaki yazım, şanlı Beşiktaşım...
Kalbimin en orta yerinde büyük bir yangın var, alevler içinde
Beşiktaş sana yemin olsun, bitmeyecek sevdan mezarımda bile...
Beni benden alır siyah beyaz renklerin, sen Benim kalp atışımsın
Sen bana babamdan kalan miras değil, oğluma olan borcumsun...
Her maçına gittiğimde, o formayı gördüğümde hayallerim umudumsun
Cebimdeki son bilet param, belki de son sigaram sen en büyük tutkumsun...
Sen Benim her gece efkarım, gözümdeki yaşım, sigara dumanım
Sen Benim damardaki kanım, alnımdaki yazım, şanlı Beşiktaşım...
Kalbimin en orta yerinde büyük bir yangın var, alevler içinde
Beşiktaş sana yemin olsun, bitmeyecek sevdan mezarımda bile...

Aşkın Şahanesi


Çekilmiyordu hayat, sevda olmadan,
Yetmişti yatağımda yalnızlıkla bilendiğim.
Öyle çok şey değildi hani istediğim,
Bir yudum aşktı sadece dilendiğim.
Aradığım, beni gerçekten gören,
İçimi titreten, beni anlayan bir bakıştı.
Baktığında ruhumu da hisseden,
Kalbime incelikle işlesin dediğim bir nakıştı.
Biliyordum, hissediyordum,
Bu kadar beklediğime değecekti.
Hayatıma ansızın girdiğinde,
Kalbim, ruhum, önünde eğilecekti.
Aşk kadar iyi geldi, bilmek bu kehaneti,
Kalmadı artık gönlümün hüzün bahanesi.
Yıldızlar, bulutlar ayaklarımızın altında,
Görülmesi böylesi, bu aşkın en şahanesi ! 

BUNA BU GİDER:

Unutulmaz Ki Sevgilim

Unutulmazki sevgilim, 
Unutulmaz ki gözlerin, 
Hani verdiğin sözlerin 
Tutacaktın!.. 

unutulmaz ki sevgilim 
unutulmaz ki gözlerin 
hani söz vermiştin 
benim olacaktın 

Unutulmaz ki sevgilim, 
O güzel mavi gözlerin, 
Hani söz vermiştin 
benim olacaktın... 


Mirkelam Abimizden



Nmtd.org

Nasreddin Hoca


Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
“Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
Dudak ...büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca:
“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: "Hiçlik makamında!”


Sen Bilmezsin Geceyi


SEN BİLMEZSİN GECEYİ
Sen bilemezsin geceyi..
Geceleri sokak lambaları altında oturan yalnızlıkları.
Kaç gece sana dağlardan şarkılarını yolladı rüzgarlarla?
Sen,kaç geceye dost oldun.
kaç saat dayanabildin ona ..
kıvrıldığın yerde uykuya mı daldın hep...?
Sen bilemezsin yalnızlığı...
Hiç ses duymadığın bir yalnızlık yasadın mı?
sen kaç ...yalnızlığa dost oldun..
kaç saat dayanabildin ona..
yüzüne kaç kapı kapayıp kaçtın yalnızlıkların...?.
Sen bilemezsin ağlamayı...
Gözlerin dolduğu anları ağlamaktan miı sayıyorsun hala?
Sen,kaç kez bir basına ağladın..
kaç saat dayanabildin gözyaşlarına..
Ellerinle yüzünü kapatıp,kendinden mi sakladın hıçkırıklarını...?
Sen bilemezsin içmeyi...
Şişenin dibini bulduğun an midir sana göre içmek?
Sen kaç kez,şarap tadında buruk şarkılar söyledin..
kaç saat dayanabildin sarhoşluğuna..
Kadehini aklındakilerle mi yoksa yüreğindekilerle mi içtin...?
Sen bilemezsin sevmeyi... sevgi dediğin sadece seni sevenleri mi sevmek?
kaç vakit ayırabildin sevmeye..
Sadece severek kaç vakit dayanabildin..
İçinde öldürdüğün sevgilerin sahipleri nerede!
Kaç kalpten ceketini alıp cıktın şimdiye dek...?



Şifrenizi Nasıl Korursunuz? (1) - KeyLogger Nedir?


Merhaba Arkadaşlar,
Bu yazımda sizlere keylogger nedir, nasıl işler, nasıl bulaşır, nasıl korunulur'u anlatmaya çalışacağım. İlk olarak keylogger nedir ona bir bakalım öncelikle düşmanımızı tanıyalım.

Keylogger Nedir?
İlk olarak bu soruya bir cevap verelim. Keylooger kelime anlamı olarak ingilizce olan "Key" ve "Log" kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Key ingilizcede tuş anlamına gelir log ise anahtar ikisinni birleşmesi sonucunda Tuş Kaydedici anlamı ortaya çıkar yani Keylogger sizin bilgisayarınıza bulaşınca sizin bastığınız tuşları kaydeden zararlı bir yazılımdır veya donanımdır fakat donanım fazla kullanılazm genelde yazılım kullanılır.

Keylogger Nasıl Bulaşır?
Keylogger'ın işlevini görmesi için sizin bilgisayar girmesi gerekir yani sizin bilgisayarınıza bulaşması gerekir. Peki ya bu velet bilgisayarınıza nasıl bulaşır? Keylogger bilgisayarınıza birçok yolla bulaşabilir internetten indirdiğiniz bir belge/resimden , taktığınız bir flash bellek veya hafıza kartından ve son zamanların modasıda internetten bir program indiriyorsunuz kuruyorsunuz ve bunu siz kurarken aslında server'i(yani keylogger çağırıcıyı) aktif hale getiriyorsunuz ve bir internet sitesi üzerinde olan keylogger haberiniz olamadan bilgisayara iniyor ve kuruluyor kısacası bilgisayrınıza bulaşması mümkün olan bir programdır. Bu yazılım bilgisayarınıza bulaşınca pek farkedemezsiniz.

Keylogger Nasıl İşler?
Keylogger sizin klavyenizde bastığınız tuşları kaydeden bir yazılımdır. Dikkat ederseniz klavyedenin altını çizdim. Keylogger klavyeden bastığınız tuşları kaydeden bir yazılımdır. Evet şuanda kaydediyorsa kaydetsin olur diyordur bazı arkadaşlarımız  Keyloggerlar 2'ye ayrılır;
1-) Birincisi Keylogger kaydettiği tuşları bilgisayarınızda bir yere gömer ve keyloggerı yazan veya bilgisayarınıza sokan kişinin bu bilgileri gelip almasını bekler bunu yapan kişinin bilgisayarınıza ulaşabilen biri demektir bu durumda ya ciddi bir şekilde trojen yemişsinizdir yada etrafınızdaki birisi bunu yapıyordur.
2-) İkincisi ise keylogger uzak bir konuma hizmet verebilir şifrelerinizi kaydeder belli bir sürede bir (Bunu keylogger yapımcısı belirler) hedef gösterilen maile kayıtları yani logları mail olarak atar. 
Gördüğünüz gibi bu iki yollada bilgileriniz gitti.

Keylogger'dan Nasıl Korunulur?
Eee yukardakileri okudunuz sizi biraz korkutmuştur şimdi keylogger hemen sadede gel nasıl korunacaz deyişlerinizi duyuyor gibiyim  Merak etmeyin her şeyin bir çözümü yoktur bilgisayarda bu veletinde tam bir çözümü yoktur yani kısacası SSL veren siteler, Mossad'ın sitesi, MasterCard ve Paypal siteleri hackleniyorken siz bilgisayarınızı nasıl olurda tam koruyabilirsiniz ki? En iyi korunma yolu çekin bilgisayarınızın fişini boşverin  Neyse bu kadar yeter korunma yollarına gelelim öncelikle artık bir anti-virüs şart oldu öncelikle güncel bir anti-virüs programınız olmalı ama bu tek başına yeterli değildir bazı keyloggerlar fudlanır ve anti-virüsler bunları göremez sizinde gözünüzün açık olması gerekir. Bilgisayarınızda yolunda gitmeten birşeyler var gibi mi duruyor? O zaman hemen Başlat » Çalıştır » msconfig yazıp enter'a basın ve Başlangıç sekmesine gelin orada ki yazılımlara bir bakın bakalım yabancı isimi gelen var mı? Varsa hemen napıyoruz google amcamıza gidip yardım istiyoruz diyoruz ki google amca bu nedir diyoruz? Ve google amca bize bunun ne olduğunu söylüyor söylemedi mi hemen Dosya konumunu öğrenip virustotal'a dosyayı analiz ettiriyoruz biraz bekliyoruz ve sonuçlar geliyor burdan eğer sonuç kötüyse hemen dosya adını Başlat » Ara dan aratıyoruz ve Başlat » Çalıştır » regedit yazıp ctrl+f yapıp virüsümüzün msnconfig'de ki adını yazıp arıyoruz (tabi ki bunları güvenli modda yapıyoruz) ve çıkan sonuçları siliyoruz ardından birde geri dönüşüm kutusunu boşaltıyoruz. Fakat bu keylogger ne akdar süre bilgisayarımızda kaldı bilemiyoruz bunun için hemen gerekli yerlerdeki şifrelerimizi değiştiriyoruz.
Aslıdna burda anlattıklarım bariz olan keyloggerlardır bazı keyloggerlar kendisini msconfig'de saklamayı başarırlar ctrl+alt+delete'de işlemlerde kendilerini göstermezler bunlarla uğraşmaya gerke yoktur zaten en iyisi mi format atın gitsin.

Arkadaşlar tamamen kendi yazımdır eksiklerim olabilir gördükçe düzelteceğim sizlerde uyarırsanız sevinirim. 
Yazan:Muhammed Dilmaç.

İşte Böyle


İŞTE BÖYLE
mesela bır sarıyer, gönlumdekı sarıyerım gıbı ol
tüm sevinçlerımı huzunlerımı ve aldıgım nefesı senınle paylasayım
hiç üzme benı sende,sarıyerım gıbı ol
sana geldıgımde rahatlayayım huzuru sende bulayım


sarıyerımın tepelerıne vuran rüzgar gıbı ol
sende üşüt benı,rüzgarın boynuma sarılısı gıbı ol
sende sar bu acız bedenımı
beraber üşüyelım beraber ısınalım.


Ufuk Uymaz


SARIYER'İN ORTASINDA

Aşk Köpekliktir.


AŞK KÖPEKLİKTİR. 

Acılar,sancılar,kıskançlıklar,kendini yemeler,boş umutlar,boş hayaller...İşte aşk tam olarak bu.Benim anlayamadığım,böyle olduğunu bile bile bu yutturmacaya,aldatmacaya inanmamız.Bu tuhaf kandırmacanın içinde yer almak için yanıp tutuşmamız.İnsan yeryüzündeki yaratıkların en aptalıdır dememiş miydi bir düşünür?
Aşk bana imkansıza ulaşma çabasıymış gibi geliyor.Erişilmez olana dokunmak için imkansızlıklar içinde debelenip durmak...
Olmayacak bir düşün gerçekleşmesini hayal etmek...
    Ben de en az aşk kadar saçmayım.Diyeceksin ki seni aşk saçma biri haline getirdi.Doğru ama ben de direnemedim.Asıl tutarsızlık bende.İnsan aptalca,anlamsız bulduğu bir tutkunun peşinder gider mi?Bak gidiyorum işte.Hala onu bekliyorum.
    Kafam karışık...

İki Yarımı Toplayınca Bir Etmiyor.

İKİ YARIMI TOPLAYINCA BİR ETMİYOR


Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti.

Asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktı. Hayatın matematiği farklı;

iki yarımı toplayınca bir etmiyor. İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor.
Önce yalnızdık.
9 ay boyunca karanlık bir yerde dışarı çıkmayı bekledik ve dünyaya ağlayarak geldik.
Pişman gibiydik. Ya da mecburen gelmiş gibi.

Biraz büyüdükten sonra, kendimizi bildiğimiz anda, içimizi kemiren, kalbimizi kurcalayan o tuhaf duyguyu hissettik: Bir yerde bir eksik var dedik.


Korktuk.

‘Bunun sebebi ne?’ diye sorduk kendimize. Cevabı yapıştırdık:

‘Demek ki sahip olmadığımız bir şeyler var.

O yüzden eksiklik hissediyoruz’. Peki, neye sahip olmamız gerekiyor?

Çocukken ‘yaşımız küçük’ diye düşündük. Her istediğimizi yapamıyoruz.

Kurallar, yasaklar var. Büyüyünce her şey yoluna girecek.

Büyüdükçe bir şey değişmedi.

Yine huzursuzduk. İçimizden bir ses aynı sözcükleri fısıldıyordu:

‘Bir eksik var. Kafamız karıştı. Nasıl kurtulacağız bu iğrenç duygudan?

Nasıl geçecek bu?

Aklımıza yeni cevaplar geldi: Okulu bitirince geçecek. İşe girince geçecek. Para kazanınca geçecek. Tatile gidince geçecek. Okulu bitirdik. Diploma aldık.

İşe girdik. Kartvizit aldık. Çalıştık. Para kazandık. Taşındık. Araba aldık. Çalıştık. Eve yeni eşyalar aldık. Tatile gittik. Dans ettik. Terfi ettik. Kartviziti değiştirdik.

Daha çok çalıştık. Daha çok para kazandık. Çalıştık. Çalıştık.

Geçmedi.’Bir yerde bir eksik var’ hissi, hala orada duruyordu.

Bu sefer de ‘Sevgilimiz olunca geçecek’ dedik. ‘Yalnızlığımız sona erince bu illetten kurtulacağız.

‘Beklemeye başladık.

Derken, biri çıktı karşımıza aşık olduk. Ve anında başka biri olduk.

Daha güçlü, daha güzel, daha akıllı biri. Hesap cüzdanları, kartvizitler,

hatta ilaçlar bile böyle hissetmemizi sağlamamıştı.

Sevgilimizin gözlerinde, daha önce bize verilmemiş kadar büyük sevgi ve hayranlık gördük.

Sevgilimizin gözlerinde Tanrı’ yı gördük.

Işığı gördük.’Tünelin ucundaki ışık b u olmalı’ diye düşündük ‘kurtulduk’.

Sonra bir gün, daha dün bize deli gibi aşık olan insan çekip gidiverdi.

Ya da artık eskisi gibi sevmediğini söyledi. Ya da başka birine aşık olduğunu söyledi.

Ya da daha kötüsü, başka birine aşık oldu ama söylemedi.

Telefonu açmamasından, elimizi tutmamasından, sevişmemesine bahane bulmak zorunda kalmamak için biz uyuduktan sonra yatağa gelmesinden anladık, bir terslik olduğunu.

Belki de sevmekten vazgeçen veya terk eden sevgilimiz değildi, bizdik.

Fark etmez. Sonuçta aşk bitti.

Şimdi her yer bomboş. Şimdi tekrar yalnızız. Başladığımız yere döndük.

Yıllarca uğraştık, eksiğin ne olduğunu bulamadık. Halbuki her şeyi denedik, her yere baktık.

Öyle mi? Bakmadığımız bir yer kaldı.

İçimize bakmadık.

Eksik parçayı dışarıda aradık ama içimizde saklı olabileceğini akıl etmedik.

Birilerini sevdik, birileri bizi sevsin diye uğraştık ama kendimizi sevmedik.

Şaşıracak bir şey yok, tabii ki sevmedik.

Kendimizi sevsek bu kadar koşturur muyduk? Canımız yanmasın diye duvarların ardına saklanır mıydık?

Kendimizi boş sanıp doldurmaya uğraşır mıydık? Terk edilmekten korkar mıydık?

Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti.

Asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktı.

Hayatın matematiği farklı; iki yarımı toplayınca bir etmiyor.

İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor.

‘Herkes beni sevsin’ diye uğraşınca kimse gerçekten sevmiyor, herkes sevgisine şart koyuyor, sınır koyuyor.

Oysa ‘kendime duyduğum sevgi bana yeter’ diye düşününce, kendimizi olduğumuz gibi kabullenince yarım tamamlanıyor.

Her şey bir oluyor. İşte o zaman perde aralanıyor.

Acı diniyor.

İşte o zaman başka `bir`i bir araya gelerek, hesabın kitabın, korkunun kaygının hüküm sürdüğü sahte bir sevgi yerine, gerçek bir sevgi yaratılabiliyor.


Bilmem Dinleyin İşte:(

google.com.tr

SENİ SEVİYORUM GOOGLE


Özlüyorum


Beklemediğim sırada,birdenbire söyleyip beni mutlu eden cümlelerini özlüyorum.Bana kızmanı özlüyorum,kızmamanı.Heceleri yutuşunu özlüyorum.Telefonu kapatmadan önce duraksayıp 'seni seviyorum' demeni özlüyorum.Sabaha kadar seninle mesajlaşmayı özlüyorum.Mesajlaşırken uyuyakalmayı özlüyorum.Sabah geç kalkıyorsun diye sana kızmamı özlüyorum.En ufak şeylerden,gereksiz insanlardan beni kıskanmanı özlüyorum.Beni kelimelerinle kırmamak için,susmanı özlüyorum.Gülümsememle,mutlu olmanı özlüyorum.Beni kızdırmanı özlüyorum.Her sabah senin varlığınla uyanmayı özlüyorum.Saçmalamanı özlüyorum.Sürekli yemek yemeni özlüyorum.Bana hiç beklemediğim anda,attığın o uzun yazıları özlüyorum.Kelimelerini özlüyorum.Konuşma biçimini özlüyorum.Yüzlerce kilometre öteden bana sarılmanı özlüyorum.Çekingenliğini özlüyorum.'Seni çok özledim.' demeni özlüyorum.Saçmalayıp,seni güldürmeyi özlüyorum.Üzüldüğünde,sana destek olmayı özlüyorum.
Affet.
Ben seni çok özlüyorum.

Ahmet Aslan Abimizden:


Ben Aşık Olmuştum.

BEN AŞIK OLMUŞTUM
Umarım hayatta seni şaşırtacak şeyler... Yaşarsın Umarım daha önce hiç yaşamadığın duygular yaşarsın. Umarım hayata başka bir pencereden bakan insanlarla tanışırsın. Umarım gurur duyduğun bir hayat yaşarsın. Ve eğer yapamadığını düşünürsen, umarım içinde her şeye yeniden başlayacak gücü bulursun.. ); 

Artık bitti.. Bu kadar sana olan sevgim malesef bu kadarmış..


Murat Gögebakan Abimizden:

Eski Ordu Marşı

ESKİ ORDU MARŞI İZLE&DİNLE

Ey Şanlı Ordu,Ey Şanlı Asker...


Abdülhamit Han Marşı

ABDÜLHAMİT HAN MARŞI
Büyük Sultan,İslam Halifesi,Osmanlı Padişahı Abdülhamit Han'ın Marşı.

Cennet Mekan Sultan Abdülhamit Han


10.Sınıf Coğrafya Ders Notları


Kayaç:Yer kabuğunun ana maddesi olan minerallerden oluşan sert cisimlere denir.

İç Püskürük:Magmanın yer yüzüne çıkmadan soğuyup katılaşmasıyla oluşur.
+Yavaş soğudukları içindaha sert yapıda ve eleman boyutarı büyüktür.
==>Granit,Siyenid,Diyorit,Gabro

Dış Püskürük:Magmanın yeryüzüne çıkması ve soğuyup ince kristal ve camsı şekil oluşturması.
==>Bazalt,Obsidyen,Sünger Taşı,Andezit

TORTUL KAYAÇLAR NASIL OLUŞUR?

Dış kuvvetlerin aşındırma yapıp malzemeyi taşıması sonucu,yeryüzünün çukur yerlerine biriktirmesi ve malzenin taşlaşması sonucu oluşur.

FİZİKSEL (Mekanik,Kırıntılı Kayaçlar)
Dış kuvvetlerin aşındırdığı maddelerin yeryüzünün çukur yerlerine birikip taşlaşmasıyla oluşur.
==>Kum,Kil,Çakıl

KİMYASAL TORTUL KAYAÇLAR 
Suda eriyik halde bulunan minerallerin çökemesiyle oluşan kayaçlardır.
==>Kalker,Jips,Kaya Tuzu

ORGANİK TORTUL KAYAÇLAR
Bitki-Hayvan kalıntılarının sıcaklık ve basınç altında taşlaşmasıyla oluşan kayaçlardır.
==>Kömür türleri,mercan kayalar,tebeşir

BAŞKALAŞIM KAYAÇLAR(Metaformik)
Tortul yada volkanik kayaçların yüksek sıcaklık ve basınç şartlarında bir başka kayaya dönüşmesine denir.
==>Kalker===Mermere,Granit===Gnaysa,Kum Taşı===Kuvarsite ,Kömür Taşı===Elmasa dönüşür 

Tortul kayaçlar bünyelerinde fosil barındırırlar.

LEVHA TEKTONİĞİ
  1. Yerin iç yapısı 3 ayrı katamandan oluşur.
  2. Bunlar Litosfer+Monta+Çekirdek
  3. Litosfer okyonuslarda ince,karalarda kalındır.
  4. Litosferin altında manto yer alır.Manto demir,magnezyum,oksijenden oluşur.
  5. Mantonun en hareketli kısmıı üst mantodur.
  6. Mantonun altında yer alan çekirdek %85 demirden oluşur.
  7. Yerin derinliklerine inildikçe sıcaklık artar. 33 metrede 1C artar.Buna Jeotermik Gradyan denir.
  8. Yerin derinliklerdeki sıcaklık ve basınca bağlı olarak  manto,litosfere doğru konveksiyonel akımlar geliştirir ve litosfere baskı uygulayarak litosferin çeşitli boyutlarda parçalara ayrılmasına neden olur.Bu parçaların her birisine Levha denir.
Levhaları inceleyen bilim dalına Levha Tektoniği adı verilir.Alfred Wegener tarafından bulunmuştur.
YAKLAŞAN LEVHALAR
  • İki okyonusal levha karşılaştığında yoğunluğu fazla olan levha düğerinin altına dalar.Dalma+Batma Zonu oluşur.Bu olayın görüldüğü yerlerde okyonusal çukurlar oluşur.Örneğin.Mariana Çukuru 11022 Metre

  • 2 Kıtasal levha karşılaştığında  çarpışarak Sıkışır ve yükselir.Sonuçta dağ oluşur.Örneğin: Himayalar
UZAKLAŞAN LEVHALAR
  • 2 Tane  kıtasal levha birbirinden ayrıldığında deniz oluşumu gerçekleşir.Örneğin Kızıldeniz
  • 2 tane okyonusal levha birbirindne ayrıldığında mağma okyonus yüzeyine çıkarak soğur ve katılaşır.Sonunda okyanus ortası sırtler ve Volkanik adalar oluşur.Örneğin Japonya
YANAL LEVHALAR
2 levha birbirini sıyırarak yer değiştirmesi sırasında sürtünme nedeniyle direnç gösterilir.Artan gerilim, deprem aracılığıyla çözülür.Bu olaya sonucunda Fay Hatları Oluşur.Örneğin:ABD San Andreas

LEVHA SINIRLARINDA MEYDANA GELEN OLAYALAR.
  • Yeni Okyanuslar,denziler,volkanik dağlar,depremler,volkanik adalar,tsunami,faylar,sıcak su kaynakları,okyanus ortası sırtlar.
DEPREMLER
Tektonik,Volkanik,Çökme Depremler. 
  • En fazla Pasifik Ateş Çemberi bölgesinde %80 oranında Tektonik depremler görülür.
  • 2.Deprem Kuşağı ise Akdeniz,Himayala deprem kuşağıdır.(Hazar denizi ve çevresiTürkiye,İran,Yunanistan,İtalya,Himayala)
  • İskandinav ülkeleri,Brezilyanın Doğusu,Avusturalya,Sibirya,Kanada depremlerin az görüldüğü yerlerdir.
DEPREM KUŞAKLARI
  1. Avrasya levhası
  2. Afrika levhası
  3. Arap Levhası
  4. Kuzey Amerika Levhası
  5. Güney Amerika Levhası
  6. Hindistan Levhası
  7. Antarktika LevhasI
  8. Avustralya Levhası
  9. Pasifik Levhası
  10. Nazaka( Naska) Levhası
  11. Filipin Levhası
  12. Kokos levhası
  13. Karayip Levhası
  14.  Skotya Levhası
SU KAYNAKLARI
  • Dünyanın %71 sularla kaplıdır.Bu suyun %97'si tuzlu %3 kısmı tatlıdır.
  • Ülkemizde suyun %72'si tarımda,%16'sı içme ve kullanımda,%12'si sanayide kullanılır.
  • Ülkemizde 90-120 litre olan kişi başına su tükütemi,Batı avrupada 600-650,Afrikada 2-3 litredir.
 SU KAYNAKLARI(Deniz ve okyanuslar)
  • Kıtalar arasındaki büyük çukurların suyla dolması sonucu geniş ve derin su kütlelerine okyanus denir.
  • Okyanus ve karaların iç kısımlarına  sokulmuş olan su kütlelerine deniz denir.
 GÖLLER(%87)
  • Çeşitli nedenlerle kara üzerinde oluşmuş çukurlara su birikmesine göl denir. 
  • İklim,Jeolojik yapı,yer şekillerine bağlı olarak değişkenlik gösteren göller vardır.
  • Göl suları Tatlı,tuzlu,sodalı,acı olabilir.Bunun nedeni:Yerin yapısı,büyüklüğü,derinliği,gideğenin olmaması.
  • Göller 2 ye ayrılır.Doğal/ yapay,olmak üzere.Doğal Göllerde 5 ayrılır kendi aralarında.
DOĞAL GÖLLER
  • TEKTONİK:Bu göller, yer kabuğu hareketi sonucunda oluşangramel sahalarının sularla dolması ile meydana gelir.(NYssa,Tanganika,Victorya,Baykal)
  • VOLKANİK:Volkanik patlamalarla oluşmuş,Kalker,maar,kalderaların suyla dolması sonucu oluşan göllerdir.(Japonya,İtalya,Endonezya,Türkiye)
  • KARSTİK:Kalker,Jips,Kaya Tuzu gibi eriyebilen kayaçların olduğu alanlarda oluşan dolin ve obrukların suyla dolması sonucu oluşan göllerdir.
  • (Prespa,Ohri,İskodra)
  • BUZUL:Buzulların aşınması sonucu oluşan çanakların suyla dolması sonucu oluşur.(Kanada,Norveç,Finlandiya,Danimarka)
  • SET:
  • DOĞAL:Uzunca bir çukurluğun önünün herhangi bir kütle ile kapanması sonucu geride kalan çukurun suyla dolmasıyla oluşur.
  • ALİVYAL:Akarsuların taşıdığı alivyalların vadi boyunda aralarda ve deniz kıyılarında sertleşmesi sonucu oluşur.
  • HEYELAN:Heyelanla gelen kütlelerin akarsu vadilerinin önünü kapatması sonucu oluşan göller.
  • KIYI SET:Koyların önünü kıyı setleriyle kapatması sonucu oluşan göllerdir.
  • VOLKANİK:Volkandan çıkan lavların,uzun bir çukurluğun önünü kapatması sonucu oluşur.
  • MOREN:En fazla kuzeybatı Avrupada görülür.Buzul aşındırmasıyla ortaya çıkan morenlerin buzulların erime sınırlarına kadar ulaşarak buzul vadinin önünü tıkamasıyla oluşur.